Ruhsal rahatsızlıkları tedavi yöntemi olan psikanalizin ortaya çıkışının bir tarihi vardır. Dönemin, yani 19. yüzyıl sonlarının terapötik uygulamalarından yola çıkarak psikanalizin tarihöncesinden söz etmek ve psikanalizin ortaya çıkış biçimini ele almak, aynı zamanda yeni bir zihniyetin doğuşunu izle­mektir. Bu zihniyet, birey zihniyetidir. Bu metinde, psikanali­zin tarihöncesini ele alıp onun doğduğu terapötik uygulama­lardan söz ederken, bir zihniyet değişiminden de söz etmeye çalışacağım.

Tarihsel sırasıyla ele alındıklarında, hipnoz, katartik yöntem ve telkin, nihayet psikanalizin serbest çağrışım yöntemi, daha ileride ele alacağım topluluk zihniyetinden birey zihniyetine geçişi canlı bir biçimde yansıtır. Psikanalizdeki serbest çağ­rışım yöntemiyle birlikte (bu yönteme metnin sonunda değineceğim) artık yeni bir bireyle karşı karşıyayızdır.

Bu birey, psikanalizin tarihöncesi diyebileceğimiz devrinde nasıldı, psikanalizden sonra nasıl oldu, nasıl bir değişime uğra­dı? Hipnoz ve telkin gibi güdümleştirici yöntemlerin yerine, ki­şinin kendi kendine, kendiliğinden düşünmesini hedefleyen psikanalizin devrimci yönünü vurgulamaya çalışacağım bu metinde; öncelikle Freud’un kazandığı bir araştırma bursuyla Paris’e, Charcot’nun yanında staja gittiği dönemi ele alacağım.

Bu yazının devamına ulaşmak için  Psikanalizin İçinden adlı kitabıma başvurabilirsiniz

}