Bella Habip

 

Psikanaliz ve yaratıcılık çerçevesinde tuhaflık ve yabancılık konusunu ele alan bu sempozyumda ben dil konusunu ele alacağım. Dili öznenin ortaya çıkması açısından, öznelliğin doğuşu açısından inceleyeceğim. Konuştuğumuz dil yani dile gelen, Lacan’ın la parole adı altında kavramlaştırdığı dil, biz psikanalistlerin bilinçdışını çözümlememiz için ve özellikle bu bilinçdışının dile geliş biçiminde, yani sözün bizatihi kendisinde (parole) özneyi ortaya çıkarmamız açısından çok önemli, tabii bu sefer tuhaf bir özneden söz ediyoruz.. Keza dil konusunun, konuşma, anlaşma, anlaşamama ve dil karmaşası konusunun insanlığın başat meselelerinden biri olduğunu Babil Kulesi efsanesinden beri biliyoruz; dilin kimi kullanımlarının insanlıktan çıkarıcı ve yabancılaştırıcı potansiyel taşımasına da tanık oluyoruz. 1970’li yıllarda psikotiklerin annelerinin çifte mesaj veren paradoksal ve kafa karıştırıcı tümceleri üzerine epeyi yazıp çizildi. Psikanalistler[1], sistemistler[2] şizofrenlerin ailelerinde paradoksal bir düşüncenin hâkimiyetinden söz ettiler. Aynı zamanda kafa karıştıran tümcelerin aksine, konuşmanın özgürleştirirci ve sağaltıcı olduğunu da Freud ve Breuer’in Histeri Üzerine Çalışmalar adlı yapıtından beri biliyoruz.  Keza konuşmanın dışında da, edebiyatta da sözcüklerin her seferinde yeni bir şekilde kullanımıyla dilin gücüyle karşılaşıyoruz.

Biz analistler bir seans içinde serbest çağrışımla ilerleyen analizanın söyleminde bir özne ararız, her şeyden önce. Kim konuşuyor diye sorarız kendimize? Bunun yanıtı çok basit diyeceksiniz. İşte adam ya da kadın uzanmış konuşuyor, özne tabii ki o adam ya da o kadın olacak. Ama durum o kadar basit değil ne yazık ki. O kadın ya da o adam kendine aitmiş gibi gözüken düşünce ve tespitleri birbiri ardına sıralarken, bir an geliyor, ve söylediği öteberinin kendine ait olmadığını keşfediyor. Bir başkası benliğine nüfuz etmiş onun içinde konuşmaktadır. Özne işte bu tuhaflık karşısinda şaşıran kişidir. Psikanalist o özne ile konuşan kişiyi buluşturur. Böyle bir buluşma gerçekleşmezse psikanaliz tedavisi can sıkıntısı içeren tuhaf bir maceraya dönüşebilir. Bu sıkıntıdan Winnicott söz ediyor.

Bu yazının devamına Kültür ve Psikanaliz adlı kitabımda ulaşabilirsiniz

 

}